7 Eylül 2010 Salı

Karanlık (Kısa Yazı)

- Mehmet , Mehmet , Mehmet uyan, Uyan Mehmet!
Mehmet seslere aldırmaksızın rüyasında gördüğü kâbuslarla uğraşırken, duyduğu sesleri kendi kâbusu olarak algılayışı ve karanlığın içinden bir çıkış yolu olarak görmesi uyanmasını zorlaştırıyordu. Karanlığın içinde yalnız dolaşırken bir anda duraksayan Mehmet, tüm vücudunu kaplayan bir soğuk ile üşümeye başlamıştı. Ne yapacağını bilemeyen Mehmet korku dolu gözlerle, zifiri karanlığa bakarken, bir yandan da sessizce ağlıyordu. Kendisini boşluktaymış gibi hisseden Mehmet belki bir çıkış yolu bulabilirim düşüncesiyle koşmaya başlar ve yolun hiçbir yere varmayacağını düşünerek durur. Durduğu anda bütün ümidini yitirmiş bir vaziyette yere oturup dizlerini göğüsne doğru çekerek kollarını kapatır.

Zifiri karanlıkta hiçbir şekilde ne bir ışık süzmesi, bir hareketlilik göremeyen Mehmet kendisine son bir şans daha vererek çığlık atarmışçasına “Kimse yok mu biri bana yardım etsin” diye bağırır ve lanet olsun diyerek, kafasını öne eğer ve ağlamaya devam eder. Uzun yıllar boyunca kendini karanlıkta tek başına hisseden Mehmet’in tek düşüncesi, bu kâbustan kurtulmaktır.

Bir anda ince bir ses duyan Mehmet, ayağa kalkıp ışığa doğru yürümeye başladı. Işığa giderek yaklaşan Mehmet tam koşmaya başalayacakken birilerinin bacağını tuttuğunu hisseder ve bir anda hareketsiz kalır. İlk başta Mehmet uyan sözlerini duymaya başlar ve kulaklarını kapatır. Aradan bir süre geçtikten sonra elini yavaşça indirdiğinde şiddetli bir şekilde Mehmet uyan kelimesini tekrar duyar ve gözlerini açar. Etrafına şaşkınlıkla bakan Mehmet, anne , baba sizi çok özeldim diyerek sarılır.